Günah İşlemek Neden Günah

Günah, insanın önce kendine zulmüdür, sonra da Yüce Allah’a isyanıdır. Her işlenen günah, hakikatle aramıza çekilen yeni bir perdedir. Günah, kalbi karartır; ruhu ağırlaştırır;
Ve kişiyi, enerji olarak aşağıya çeker.

Bakın Rabbimiz ne diyor?

“Bana zarar veremezsiniz;
asıl zararı kendi
canlarınıza veriyorsunuz!”

Bu kararma; düşüncelerimizi bulandırır, duygularımızı zehirler.
Zamanla kişi yaptığı hiçbir şeyden tat alamaz, Nedeni belirsiz bir iç sıkıntısı ruhunu sarar. Boşluk büyür, anlam kaybolur.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu hakikati şöyle buyurur:

“Kul bir günah işlediğinde, kalbinde siyah bir nokta belirir.
Eğer o günahı terk eder, tövbe eder ve af dilerse; kalbi arınır, o leke silinir. Ancak aynı günahı işlemeye devam ederse, o leke büyür ve zamanla kalbin tamamını kaplar.”

(İbn Mâce, Zühd, 29)

Kalp, Allah’ın nazargâhıdır.
Ve her günah, o nazargâhı örten bir gölge gibidir.
İnsan, her tövbede perdeyi kaldırır;
Her istiğfarda yeniden ışığına yaklaşır.

Kişi bir günah işlediğinde ya da kalbinde bir huzursuzluk hissettiğinde, bu aslında ilahi bir uyarıdır. Eğer kişi bu farkındalıkla hemen tövbe eder, af diler ve bir daha aynı hataya düşmemek için elinden geleni yapacağına kendine söz verirse, kalbi yavaş yavaş eski berrak hâline döner. Ancak kişi günahında ısrarcı olur, onu meşrulaştırır ve kalbinde hiçbir rahatsızlık hissetmeden aynı hatayı sürdürürse, işte o zaman kalp kararmaya başlar; hatta bir noktadan sonra hakikati göremez hâle gelir.

“Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. Sakın bunları aşmayın! Kim Allah’ın sınırlarını çiğnerse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Bakara Suresi, 229)

“O inkârcılar, sadece kendilerine meleklerin gelmesini ya da Rabbinin azabının ulaşmasını bekliyorlar. Kendilerinden öncekiler de aynı yolu izledi. Allah onlara zulmetmedi; asıl zulmeden kendileriydi.” (Nahl Suresi, 33)

Günah, ruhun kiri gibidir; tövbe ise kalbin cilasıdır. Kişi, samimi bir kalple pişman olur, Allah’a yönelir, kendini arındırmak için sadaka verir, hayır işlerse; işte o zaman Allah kulunu affeder. Çünkü O, affetmeyi sever. O, kullarının acizliğini en iyi bilendir. Bizi yaratan, şekil veren, duygularla donatan da yine O’dur. Asıl mesele günah işlemek değil, o günahta ısrarcı olmaktır. Tövbe etmek; Allah’tan af ve yardım dilemektir. Ve Allah, dilediği kulunun bütün günahlarını bağışlar.

“De ki: Ey kendilerine karşı haddini aşmış kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. O, çok bağışlayandır, sonsuz merhamet sahibidir.” (Zümer Suresi, 53)

Bakın, Rabbimiz ne diyor: “Bana zarar veremezsiniz; asıl zararı kendi canlarınıza veriyorsunuz!”

Allah’ım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur. Sen beni yarattın. Ben Senin kulunum. Gücüm yettiğince Sana verdiğim söz üzereyim. Yaptıklarımın şerrinden Sana sığınırım. Bana verdiğin nimetleri itiraf ederim, günahımı da itiraf ederim. Beni bağışla. Çünkü günahları ancak Sen bağışlarsın. Âmin.

Demet Ermiş / Yazar

( 44 Ziyaret etti , Bugün ki ziyaretler 1 )
Trademark Info

YUSUF DENİZ © 2021 KAYSERİ / TÜRKİYE