Mürşit Kimdir?
“Mürşit”, kelime anlamı itibariyle rehber, yol gösterici demektir. Tasavvuf terminolojisinde ise mürşit, Allah’a giden yolda tecrübe sahibi, nefsini terbiye etmiş ve başkalarına da bu yolda rehberlik yapabilecek kemale ermiş kişidir.
Mürşit, sadece teorik bilgi veren biri değil; yaşadığıyla örnek olan, hal ve davranışlarıyla müridine yön veren kişidir. Bir mürşit, kendisine bağlananlara şunları kazandırmakla yükümlüdür:
•Nefis terbiyesi,
•Zikir disiplini,
•Manevi yönelişin doğruluğu,
•Kalp temizliği.
Gerçek mürşitler, müridlerini kendilerine değil, Allah’a yönlendirirler. Kendi egolarını tatmin için değil, müridinin yükselmesi için çabalarlar. Bu yüzden İmam Rabbani gibi büyükler, “Mürşit, müridi Allah’a ulaştırmak için bir vasıtadır” demiştir.
Mürid Kimdir?
Mürid, “isteyen, talep eden” demektir. Tasavvufî anlamda ise Allah’a yakınlaşmak için bir mürşide intisap eden, onun terbiyesi altına giren kimsedir.
Mürid olmak kolay bir iş değildir. Gerçek anlamda mürid olmak, bir teslimiyet, sabır, gayret ve adanmışlık gerektirir. Mürid, mürşidinin rehberliğinde:
•Kendi nefsini tanır ve terbiye eder,
•Zikir ve ibadetle ruhunu arındırır,
•İlahi aşkı ve marifeti kazanma yoluna girer.
Mürid, mürşidine körü körüne bağlanmaz ama ona tam bir güvenle teslim olur. Bu teslimiyet, özgürlüğün kaybı değil; nefsin zincirlerinden kurtulup, hakikate yürüyüşün başlangıcıdır.
Mürşit-Mürid İlişkisi: Manevî Bir Aşk
Bu ilişki, dünyevî menfaatlere dayalı bir ilişki değil; tam anlamıyla manevî bir aşk ve edep ilişkisidir. Mürid, mürşidinin gönül aynasında kendini tanır. Mürşit ise müridine sevgiyle yaklaşır ama gerektiğinde onu nefsinin oyunlarından kurtarmak için sert de olabilir.
Mevlana’nın Mesnevisi’nde mürşit, “hakkı gösteren bir ayna” olarak anlatılır. Mürid, bu aynada nefsini görür, hatalarını fark eder ve bu farkındalıkla dönüşür.
Tehlikeli Sapmalar
Ne yazık ki günümüzde bu kavramların içi boşaltılmış, mürşitlik makamı istismar edilmiş, müridlik ise aklı bir kenara bırakmak gibi algılanmıştır. Gerçek mürşit, kendisine secde ettirmez, müridini soyup soğana çevirmez, onu bireysel düşünceden men etmez. Mürid de sorgulamadan, Allah’tan uzaklaştıracak biriyle yola çıkmaz.
Bu yüzden mürşit seçimi çok önemlidir. Kur’an ve sünnet çizgisinden ayrılmayan, ilim ve takva sahibi, dünyaya değil ahirete meyilli mürşitlerle yola çıkmak gerekir.
Mürşit ve mürid kavramları, tasavvufun can damarıdır. Bu yol, kalbî bir yolculuktur. Mürşit olmadan yürümek, çöl ortasında pusulasız kalmak gibidir. Mürid olmadan mürşit de olmaz; çünkü mürşit, bir zamanlar mürid olan kişidir.
Bu yolculukta mesele başlamak değil, sadakatle yürümek ve sonunda Allah’a vasıl olmaktır. Gerçek bir mürşit, müridini yolda bırakmaz. Gerçek bir mürid de yoldan dönmez.
Yusuf DENİZ / Gazeteci Yazar